
Kitabın kendi ön kapağında da yazdığı gibi
''Antoine de Saint-Exupéry 'nin Küçük Prensini, Paulo Coelho'nun Simyacı'sını ve Richard bach'tan Martı'yı sevenler, bu kitabı asla okumadan geçmemeliler ! '' demeyeceğim size. Küçük Prens 7'sinde de 20'sinde de çok şey katar insana, çocuk kitabı derler, ama öyle olmadığınıı da okuyanlar bilir. Simyacı başucu kitabı olarak geçer, okuyanlar etkisinden çıkamaz, hayatı anlatır, öğütler verir ince ince okuyucularına. Martı'ya gelince, bambaşkadır. Her kitap bambaşkadır. Zaten benzetilme yönleri de okuyucuya inceden verdiği mesajlardır. Yoksa konu olarak zaten benzeyemez. Şunu söylemek isterim ki Kayıp Gül'ü okurken de yüzünüzden tebessüm eksik olmayacak, bu romanı da çok sevecek ve bir sürü kişiye tavsiye edeceksiniz. Kitap size kaybedilmiş sevgiyi bulmayı öğretir. Kayıp Gül, kayıp bir ikizin izinden, San Francisco'dan İstanbul'a, güllerin ve düşlerin dünyasına uzanan gizemli bir yolculuktur. Roman annesi ölen bir genç kızın, yaşadığı bunalım ve sıkıntılar sırasında, annesinin ona yazdığı mektubu bulması ve okuması ile başlar. O annesinin mektubunu okurken, bizi de kendi annemizi, ailemizi, sevdiklerimizi düşündürür. Roman bize kaybetme korkusunu derinden hissettirir, etkiler ve koşup sevdiklerinize bir kez daha sarılmamızı sağlar. Kitapta İstanbul'dan da bahseder, İstanbul'un gül bahçelerinden, Topkapı Saray'ından.. Eleştiri yapacak olursam, İstanbul'a sayfalar ayırmasını isterdim. Anlatımı basit, kısa ve öz olan bu roman okunması gereken bir roman. Bir çok kişi, romanın kapağındaki yazılar yüzünden yapılmış yorumları okuyup, önyargı kazanıyorlar, okumuyorlar romanı, vazgeçiyorlar. Her şeyi bir kenarı bırakın.. Kapağını, uluslararası bestseller olmasını, 40 bin dile çevrilip ilk baskıda 50.000 satmasını, hatta Küçük Prens, Simyacı ve Martı ile alakalı olmadığı halde -ki ben alakalı olmadığını düşünüyorum- kapağında buna dair yorumlar yapılmasını da bir kenarı bırakın, okununca yüzünüzde tebessüm ve belki gözünüzde de küçük bir damla yaş bıraktığı için bu roman okunmalıdır.
Neden ara verildi yazılara? Şubatta coşmuştun. Bundan sonra aynı ritmde devam eder diyorduk. Bekliyoruz en kısa zamanda..
YanıtlaSil